-
1 handcuff
n. kelepçe————————v. kelepçelemek, kelepçe takmak* * *1. kelepçe tak (v.) 2. kelepçe (n.)* * *verb (to put handcuffs on (a person): The police handcuffed the criminal.) kelepçe takmak -
2 صفد
Iصَفَد1. kelepçeAnlamı: zincirle tutturulmuş demir halka2. künde3. bukağıIIصَفَّدَ1. bukağılamakAnlamı: ayağa bukağı takmak2. kelepçelemekAnlamı: kelepçe takmak3. zincirlemekAnlamı: zincirle bağlamak4. bağlamak -
3 غل
Iغَلَّ1. bukağılamakAnlamı: ayağa bukağı takmak2. girmekAnlamı: dışarıdan içeriye geçmek3. kelepçelemekAnlamı: kelepçe takmak4. bağlamakIIغُلّ1. kelepçeAnlamı: zincirle tutturulmuş demir halka2. köstekAnlamı: kısa ip veya zincir3. bukağıغِلّkin -
4 قيد
Iقَيْد1. koşulAnlamı: şart2. köstekAnlamı: kısa ip veya zincir3. kelepçeAnlamı: zincirle tutturulmuş demir halka4. künde5. kayıtAnlamı: şart6. bukağıIIقِيد1. açıktanAnlamı: bir yerin uzağından2. mesafeAnlamı: ara, uzaklık3. açıklıkAnlamı: uzaklık, mesafeقَيَّدَ1. bukağılamakAnlamı: ayağa bukağı takmak2. kaydetmekAnlamı: bazı önemli notaları tespit etmek, yazmak3. kelepçelemekAnlamı: kelepçe takmak4. kısıtlamakAnlamı: tahdit etmek5. bağlamak -
5 كبل
Iكَبَّلَ1. bukağılamakAnlamı: ayağa bukağı takmak2. kelepçelemekAnlamı: kelepçe takmak3. bağlamakIIكَبْل1. kordonAnlamı: elektrik iletkeni2. kablo3. kelepçeAnlamı: zincirle tutturulmuş demir halka4. bukağı -
6 cuff
n. kol ağzı, manşet, paça; kelepçe; tokat, şamar————————v. tokatlamak, şamar atmak* * *1. manşet 2. tokatla (v.) 3. tokat (n.)* * *I 1. noun1) (the end of the sleeve (of a shirt, coat etc) near the wrist: Does your shirt have buttons on the cuffs?) kol ağzı, yen, manşet2) ((especially American) the turned-up part of a trouser leg.) duble pantolon paçası2. verb(to put handcuffs on (a person): The police cuffed the criminal.) kelepçe takmakII 1. noun(a blow with the open hand: a cuff on the ear.) tokat, şamar2. verb(to give such a blow: He cuffed him on the head.) tokat/şamar atmak -
7 Handschellen
-
8 سلسل
سَلْسَلَ1. demetlemekAnlamı: demet yapmak, demet durumunda ayırıp bağlamak2. bukağılamakAnlamı: ayağa bukağı takmak3. kelepçelemekAnlamı: kelepçe takmak4. destelemekAnlamı: deste duruma getirmek5. dizilemekAnlamı: dizi durumuna getirmek6. zincirlemekAnlamı: zincirle bağlamak7. bağlamak -
9 غلل
غَلَّلَ1. bukağılamakAnlamı: ayağa bukağı takmak2. kelepçelemekAnlamı: kelepçe takmak3. bağlamak -
10 handcuff
kelepçelemek, kelepçe takmak
См. также в других словарях:
kelepçe vurmak (veya takmak) — bileklere demir halka geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kelepçelemek — i Kelepçe takmak Yahut kendisini zorla kelepçeleyerek gönderirim. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
vurmak — e, ur 1) Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak Masaya vurmak. Birinin başına vurmak. 2) i Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara… … Çağatay Osmanlı Sözlük